Sakal Ekimi
Erkekler için hacimli ve iyi şekillendirilmiş sakallara sahip olmak çok önemli olsa da genetik olarak her erkeğin gür ve kalın sakalları yoktur. Ancak saç ekimi teknolojisinde yaşanan gelişmeler sonucunda sakal ekimi yapılarak erkeklerin arzu ettikleri sakal görünümüne sahip olması sağlanabilmektedir.
Uzun yıllardır uygulanan bu yönteme gösterilen ilgi özellikle son yıllarda artmaktadır. Bunun nedeni sakal görünümünden memnun olmayan, sakalları hiç çıkmayan ya da istediği kadar sık olmayan erkeklerin öz güven sorunları yaşamalarıdır. Sakalların hiç çıkmaması ya da seyrek olması gibi durumlarda ekim yöntemiyle etkili sonuçların elde edilmesi mümkündür.
Sakal Ekimi Nedir?
Saç ekimi prosedürünün yüzde sakalların olduğu bölgeye uygulanması sakal ekimi olarak adlandırılır. Bu kapsamda saçın arka kısmından ya da vücudun uygun görülen bir başka donör bölgesinden alınan kıl kökleri, yüzdeki sakalsız bölgelere nakledilir.
Ergenlik döneminde sakal çıkmaması, enfeksiyon ya da sakal gibi nedenlere bağlı olarak sakal oluşmaması veya sakalların çok seyrek olması gibi çeşitli durumların giderilmesi ve estetik bir görünüm elde edilmesi için uygulanabilecek etkili bir yöntemdir.
Bu doğrultuda hormonal ya da genetik etkenlere bağlı olarak sakalların seyrek olması, yanık ya da yanma gibi travmalar sonucu bölgesel sakal kaybı olması ya da köselik sorunu yaşanması halinde sakal ekimi ile etkili sonuçlar almak mümkündür.
Uygulamanın başarılı olması için mutlaka hasta özelinde planlama yapılmalıdır. Bunun nedeni sakallarla saçların birbirinden farklı yapıda olmasıdır. Her erkeğin sakal yoğunluğu farklı olduğundan kişi özelinde planlama yapılması gerekliliği göz ardı edilmemelidir.
Sakal Ekimi Nasıl Yapılır?
Sakal ekimi uygulamasında da saç ekimi uygulamasında olduğu gibi hastanın vücudunda belirlenen bir donör bölgeden kıl kökleri alınır. Alınan kıl kökleri sakal bölgesinde mevcut sorunların giderilmesi için sakal olmayan ya da seyrelme veya dökülme yaşanan alanlara ekilir. Bu sayede doğal görünümlü sakallara sahip olma imkânı elde edilir. Prosedür yalnızca sakalı istediği yoğunlukta olmayan kişilere değil aynı zamanda hiç sakalı çıkmayan kişilere de uygulanabilir.
FUE tekniği kullanılarak yapılan sakal ekimi uygulamasında genellikle sakal bölgesine yakın olmasına karşın estetik olarak çok da büyük bir önem taşımayan boyun ve elmacık kemikleri üzerindeki kıllar donör olarak kullanılır. Bu bölgeden ekim işleminin yapılması için gerek duyulan miktarda greft sağlanamaması durumunda ense bölgesindeki kıllar da donör olarak kullanılabilir. Çünkü ense bölgesinde kıl köklerinin alınması bölgede herhangi bir yoksunluk oluşmasına neden olmaz.
Uygulamaya başlanmadan önce donör bölge, ekim yapılacak bölge ve bu alana ekilmesi gereken kıl kökü miktarı hasta özelinde yapılan değerlendirmelerden sonra belirlenir. Ekim sırasında yapılan kanal açma işlemi uygulamanın başarısı ve elde edilecek sonuçların doğallığı üzerinde doğrudan etkilidir. Kanal açma işlemi sırasında dikkat edilmesi gereken, açılan kanalların ekilecek kıl köklerinin genişliğiyle uyumlu ve doğru açılı olmasıdır. Bu noktalara dikkat edilirse doğal görünen sakallara ulaşma imkânı vardır.
Uygulama kapsamında ekim yapılacak kanallar açıldıktan sonra belirlenen donör bölgeden greftler alınır. Çok ince uçlu ve yüksek devirli mikro motor cihazı kullanılarak kişi özelinde belirlenen sayıda greft tek tek toplandıktan sonra sakal ekimi yapılacak alanda açılmış olan kanallara tek tek yerleştirilerek prosedür tamamlanır.
Sakal Ekimi Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sakal ekimi uygulaması tamamlandıktan sonra sağlıklı ve konforlu bir iyileşme süreci yaşanması için doktorun tavsiyeleri eksiksiz bir şekilde yerine getirilmelidir. İşlem tamamlandıktan sonraki 24 ila 48 saat boyunca uygulama bölgesine su temas ettirmekten kaçınılmalıdır. Uygulama bölgesinde işleme bağlı olarak kabarıklık ve kızarıklık görülmesi mümkündür. Gayet normal olan bu durum kısa bir süre içinde kendiliğinden düzelir.
Sakal ekimi yapıldıktan sonra belirtilen bir süre boyunca terlemeye neden olabilecek aktivitelerden kaçınılmalıdır. Bu tür durumlarda kıl köklerinin deforme olması gibi istenmeyen durumlar meydana gelebilir. Buna bağlı olarak kıl köklerinin yeni yerlerine sağlıklı bir şekilde tutunması ya da büyümesi engellendiği gibi uygulamanın başarısı da olumsuz bir şekilde etkilenir.
Uygulama yapıldıktan sonra doktor tarafından belirtilen süre boyunca atkı ve boğazlı kıyafetler kullanmaktan kaçınmak gerekir. Çünkü iyileşme döneminde kıl köklerine temas edilmemelidir. A, E, C, D, B7 ve B12 vitaminleri ve protein grubu besinlerin yer aldığı bir beslenme programı uygulanması söz konusu içerikteki besinlerin doku onarım özelliği taşıması nedeniyle önemlidir. İyileşme döneminde belirtilen süre boyunca yüzüstü yatılmaması gerekir. Yatarken yastıkla uygulama bölgesinin teması minimize edilmelidir. Uygulama sonrası erken dönemde şok dökülme yaşansa da birkaç ay sonra sakallar sağlıklı bir şekilde tekrar çıkar. Uygulama sonrası nihai sonuçlar genellikle 8 ila 12 ay sonra görülmeye başlar.